Gümüşdamla (Zilan) Köyü
15 Şubat 2009 Pazar
TEŞEKKÜRLER
Özellikle sitedeki Gümüşdamla (ZİLAN) ile ilgili bilgileri size sunmamı sağlayan Başta Hasan ÖZKAN, Ali BOZKURT ve Ömer DURAN’A teşekkür ederim.
GÜMÜŞDAMLA ZİLAN KÖYÜ COĞRAFİ DURUM
GÜMÜŞDAMLA ZİLAN KÖYÜ COĞRAFİ DURUM
Toros dağlarının içerisinde yer alan Manavgat ırmağının çıkış vadisinde kurulmuştur.
Doğusunda Çınardibi, batıda İbradı, kuzeyde Kuyucak ve güneyde Üzümdere köyleri ile çevrilidir.
Dağlık olup sert bir ilkime sahiptir. Yöreni en yüksek yeri Seyran Dağı 2370 metre rakımlıdır. Geçim ziraat ve hayvancılığa dayanır.
Toros dağlarının içerisinde yer alan Manavgat ırmağının çıkış vadisinde kurulmuştur.
Doğusunda Çınardibi, batıda İbradı, kuzeyde Kuyucak ve güneyde Üzümdere köyleri ile çevrilidir.
Dağlık olup sert bir ilkime sahiptir. Yöreni en yüksek yeri Seyran Dağı 2370 metre rakımlıdır. Geçim ziraat ve hayvancılığa dayanır.
GÜMÜŞDAMLA ZİLAN KÖYÜ BAYRAM GELENEĞİ
Televizyonunda Yayınlanan “fast food ve Yemek kültürümüz” belgeseline de konu olan. Bizdeki bayram töresi, çevremiz dâhil hiçbir yerde görülmemektedir.
Gurbetçilerin sılaya gelişine vesile olur bizde bayram. Arife gününün ikindi namazından sonra, halk topluca mezarlığa gider dua edilir geçmişler için.
Bayram namazını takiben sıra haline gelen halk bayramlaşır. (Camiden ilk çıkan sıranın başına geçer ve çıkanlarla bayramlaşır teker teker, bayramlaşan sıraya katılır, böylece tüm Mahalleliler bayramlaşır). Aşağı ve Yukarı Mahalle kendi içinde bayramlaştıktan sonra Aşağı Mahalleliler ve Yukarı Mahalleye bir araya gelip tüm köylünün birbiriyle bayramlaşması sağlanır. Bu gönül kırıklıklarının da giderilmesi için bir vesiledir.
Öğleyin Mahallenin birisinde, ikindi birisinde topluca yenecek yemek için, seferberdir tüm köylümüz. Adeta bir yarış başlar, ikram hizmet ve hürmet için. Sarmalar, ballar, kavurmalar… Elindekinin en iyisini ikram etmek için yarışır ZİLANLILAR. Bir köy halkının toplu halde yemek yemesi hiçbir yerde yoktur. İşin en zevkli tarafında budur.
Geçmiş yıllarda bayramda yapılan güreşler, kalktı neredeyse. Bir geleneğimiz böylece tarihe karıştı.
Bayram sonu sılacılar başlar köyü terke, dolup taşan köy, yavaş yavaş boşalır. Bir hüzün bir keder, işte bizim köy yine öksüz kalır böylece.
Gurbetçilerin sılaya gelişine vesile olur bizde bayram. Arife gününün ikindi namazından sonra, halk topluca mezarlığa gider dua edilir geçmişler için.
Bayram namazını takiben sıra haline gelen halk bayramlaşır. (Camiden ilk çıkan sıranın başına geçer ve çıkanlarla bayramlaşır teker teker, bayramlaşan sıraya katılır, böylece tüm Mahalleliler bayramlaşır). Aşağı ve Yukarı Mahalle kendi içinde bayramlaştıktan sonra Aşağı Mahalleliler ve Yukarı Mahalleye bir araya gelip tüm köylünün birbiriyle bayramlaşması sağlanır. Bu gönül kırıklıklarının da giderilmesi için bir vesiledir.
Öğleyin Mahallenin birisinde, ikindi birisinde topluca yenecek yemek için, seferberdir tüm köylümüz. Adeta bir yarış başlar, ikram hizmet ve hürmet için. Sarmalar, ballar, kavurmalar… Elindekinin en iyisini ikram etmek için yarışır ZİLANLILAR. Bir köy halkının toplu halde yemek yemesi hiçbir yerde yoktur. İşin en zevkli tarafında budur.
Geçmiş yıllarda bayramda yapılan güreşler, kalktı neredeyse. Bir geleneğimiz böylece tarihe karıştı.
Bayram sonu sılacılar başlar köyü terke, dolup taşan köy, yavaş yavaş boşalır. Bir hüzün bir keder, işte bizim köy yine öksüz kalır böylece.
ZİLAN KELİMESİ
ZİLAN KELİMESİ
Arap harflerini ile yazılan eserlerin Latin harflerine çevrilişi sırasında ZİLAN kelimesi Zeylan olarak adapte edilmektedir.
Kemal Özkaymak Akseki adlı eserinde, ZİLAN köyünü Zeylan olarak almaktadır. Şadillili Vedat Zilan aşiretini Zeylan aşireti olarak gösterir. Edip Yavuz Tarih Boyunca Türk Kavimleri adlı eserinde SELİLER yani ZİLANLILAR, Dr. Mahmut RIŞVANOĞLU Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm adlı eserinde ZİLAN-ZİLLER, Ahmed-i Hani Seli, Ziya Gökalp SELİAN M. Şerif Fırat ZİL VE SİLİF, Tarih Pof. M. Fahrettin Kırzıoğlu ise ZİLAN-ZİLAH-ZİLİ deyimini kullanır.
Köyün kuruluşundan 1961 yılına kadar Zilan olarak geçen bu isim Gümüşdamla olarak değiştirilir. Zilan Kelimesinin Türkçe bir kelime olmamasından dolayı değiştirildiği düşünülmektedir. Ama bunun Anadolu’ya gelen 24. Oğuz’ların Üç oklar kolunun bir oymağı olduğu göz önüne alınmaz.
Büyük Babaları ZİLAN’dan Seydişehir’e yerleşen iki yarı aile Hasan ZİLANLI ve SALİH ZİLAN bu kelimeyi soyadı olarak kabul eder. Böylece kelime tarihi yerine korur. Zilan Ticaret ve Zilan Trikoda bu kelime kapsamına girer.
Arap harflerini ile yazılan eserlerin Latin harflerine çevrilişi sırasında ZİLAN kelimesi Zeylan olarak adapte edilmektedir.
Kemal Özkaymak Akseki adlı eserinde, ZİLAN köyünü Zeylan olarak almaktadır. Şadillili Vedat Zilan aşiretini Zeylan aşireti olarak gösterir. Edip Yavuz Tarih Boyunca Türk Kavimleri adlı eserinde SELİLER yani ZİLANLILAR, Dr. Mahmut RIŞVANOĞLU Doğu Aşiretleri ve Emperyalizm adlı eserinde ZİLAN-ZİLLER, Ahmed-i Hani Seli, Ziya Gökalp SELİAN M. Şerif Fırat ZİL VE SİLİF, Tarih Pof. M. Fahrettin Kırzıoğlu ise ZİLAN-ZİLAH-ZİLİ deyimini kullanır.
Köyün kuruluşundan 1961 yılına kadar Zilan olarak geçen bu isim Gümüşdamla olarak değiştirilir. Zilan Kelimesinin Türkçe bir kelime olmamasından dolayı değiştirildiği düşünülmektedir. Ama bunun Anadolu’ya gelen 24. Oğuz’ların Üç oklar kolunun bir oymağı olduğu göz önüne alınmaz.
Büyük Babaları ZİLAN’dan Seydişehir’e yerleşen iki yarı aile Hasan ZİLANLI ve SALİH ZİLAN bu kelimeyi soyadı olarak kabul eder. Böylece kelime tarihi yerine korur. Zilan Ticaret ve Zilan Trikoda bu kelime kapsamına girer.
ZİLAN TARİHİ
ZİLAN TARİHİ
Şükrü Kaya Seferoğlu Anadolu’nun ilk sakinleri Kürtler adlı eserinde, orta çağda pakduk ve Kardukların bohtlar ve Peçenekler diye iki kola ayrıldığını, bu bölünme sonucu Milan ve Zilan gruplarının meydana geldiğini belirtir. Dede korkut oğuz namelerinden bahisle Zilanlıların 12 oymağa ayrıldığını, bu 12 oymaktan birinin ZİLAN’lılar olduğunu kaydetmekte, Seferoğlu eserine devamla Zilanlıların Osmanlı arşiv vesikalarında Ekrat taifesinden gösterildiğini kaydetmektedir.
EKRAT “Şeyhi Müşarüniyh’in başına cem olanlar’’ Zilanlıların Anadolu’ya doğudan giriş yaptığını Batman yöresinde bazı oymaklar la birlikte yerleştiğini 1071 tarihinden sonra Doğu Anadolu’da ki Türk boylarının büyük çoğunluğunun batıya göç etmek zorunda kaldığı İsmet Parmaksizoğlu’nun “Tarih Boyunca Türk Kürtleri ve Türkmenler” adlı eserinden anlaşılmaktadır.
Zilan Oymağı
Üçokların 12 Oymağından biri olan Zilan oymağı:
1. ZİLAN
2. Beruki
3. Deliki
4. Pirehali
5. Sevidi
6. Rıtki
7. Gelturi
8. Kurdehan
9. Cemaldini
10. Dilkhiri
11. Mamzidi
12. Celali
Diye 12 guruba ayrılmıştır. Tarih boyunca Türk kavimleri başta doğu illeri olmak üzere 14 ilimize dağılmış bulunmaktadır.
Antalya il yıllığının 52 sayfasında 1071 yılında Akseki’ye bazı Türkmen ve göçmenlerin yerleştiği kaydı mevcuttur. İbradı’da 1914–1915 yıllarında bucak Müdürlüğü yapan Macit selekler “Yarım Asrın ardından” adlı eserinde bazı Türk boylarının Akseki’de köy kurduklarını kaydetmektedir.
Göç Yolları
Edip Yavuz “Tarih Boyunca Türk Kavimleri” adlı eserinde Zilan’lılara ayırdığı bölümde Zilanlıların Yörük olduğunu, Nevşehir, Kastamonu, Trabzon, Antalya, Diyarbakır, Başkale, Aluçra ve Mesudiye’ye yerleştiklerini, Tokat, Kastamonu ve Nevşehir üzerinden Antalya’ya geldiklerini kaleme Almaktadır. (Sayfa 336)
Şu halde yukarıda bahsettiğimiz eserlerden anlaşılacağı üzere, Akseki Zilan köyüne yerleşim 1070li yıllarda olmuştur.
Dil
Tarih Pof. M. Fahrettin Kırzıoğlu, “Dağıstan Aras Dicle Altay ve Türkmenistan Türk Boylarından Türkler” adlı eserinde aynen şu cümleyi Kullanır: Zilanlı-Zilah-Zilih aşireti bu Oymağımızın Halkı kurmaç Türkçesi ile konuşur, Silvan adını bunlar vermiştir. Silvan/Silivan adı Göktürklerde çok şerefli anlamında bir unvandı. Silinmiş Tertemiz olmuş Anlamına gelir. (Sayfa 33)
Güneyden Doğuya Dönüş, Yavuz Sultan Selim Dönemi
Güneye kadar inen bu aşiretin tekrar doğuya dönüşü M. Şerif Fırat’ın “Doğu illeri ve Varto” adlı eserinden izleyelim. Yavuz Sultan Selim, 1514 yılında Şah İsmail ordusunu Çaldıran Ovasında yenip doğu illerimize dönerken, İdris-i Bitlis-i’nin delaletiyle Halti-Lohorto, DağlıTürk Aşiretlerinin reislerini huzurunda kabul ederek, Bunların başı olan “kurtbaba” aşiretine Baba Kürdi adını takmıştır. Bunları çeşitli derebeyliklere ayırarak “KÜRT” namı altında teşci ederek, Şah İsmail ve Şiiliğe cephe almalarını sağlamıştı. Doğu illerini yüce dağlarında bu şekil imtiyaz altında bağımsız bir halde istediğini yapan bu aşiretler, tamamen milli birlik ve Türklük duygusundan uzaklaştırılarak Kendilerini gerçekten Kürt ve Baba-kürdi sanmışlardır.
Yavuz Sultan Selim devrinden önce yazılmış tarih ve haritalarda doğu illerimizin yukarı kısımlarına “orarto” denilmekte iken, Yavuzdan sonra yazılan tarih kitaplarında Türk yurduna Kürdistan, buradaki Türk halkına da Kürt diye aslı astarı olmayan bu hayali adlar takılmıştı. Bu sahte adlar altında inleyen, doğu illerinizin bütün Osmanlı padişahları devrince yabancılığa sürüklenmiş, Türk milli Birliğinden uzaklaştırılmış, bu illerdeki Türk halkı felaketten felakete sürüklenmiştir.
Yavuz Sultan Selim doğu seferinden Anadolu’ya dönerken Baba-kürdilerini takviye etmek için ve onları Şah İsmail’e ve Şiiliğe karşı koyacak bir üstünlüğe çıkarmak için İç Anadolu’dan birçok Türk aşiretini kaldırıp doğu illerimize göndermişti. Bu Yakınçağ Türk aşiretlerini doğu illerine yerleştikten sonra Baba-kürdilerle kaynaşıp öz Türkçe dillerini ve milli varlıklarını aşiret ve Kürdistan unvanına feda edip “kormanco”lar adını almışlardı.
Yavuz Selim, İdrisi-Bitlisinin önderliğiyle Halti Lohorto, Kurt baba dağı Türklerine Baba kürdi ve doğu illerimize de Kürdistan adını taktıktan sonra Anadolu’ya dönmüştür.
Konya, Karaman, Teke, Ankara, Kayseri bölgelerinde göçebe bir halde dolaşan Millan Berazan, Karakeçi, Cibran, Hasenan, Sipkan, Hayderan, ZİLAN, Celali aşiretlerini Viran şehir, Varto, Muş, Hınıs, Eleşkirt, Patnos, Ağrı, Erciş oylumlarına göndermiştir.
Sultan Hamit Dönemi
Bu bütün aşiretler, Osmanlı devleti döneminde birer derebeylik halinde yaşamışlardır. Tanzimat döneminde dizginleri ele alınıp kanunlara itaat ettirilmiş, İstibdat devrinde iş bütün çığırından çıkmış, Sultan Hamit Tanzimat Türklerine ve ittihatçılara karşı koyabilmek için yalnız kormanco şubesinden 36 hamidiye aşiret alayını kurmuştur. 1200 er atlı mevcut olan bu alaylara ve bu yakın çağ Türk aşiretleri ikinci bir defa Sultan Hamit Tarafından Kürtlük fikri ortaya atılmıştır. Bu tarihten sonra bunların Türklük hakkındaki binlikleri tamamen silinmiş, onlar kendilerini Sultan Hamit’in Kürtleri diye övmüşlerdir. Doğu illerinde 36 Bağımsız derebeylik, halinde kurulan bu hamidiye alayları, Sultan Hamit’in siyasetiyle diğer şubelerdeki aşiretlerle ve doğu illerindeki Alevilerle şehirli ve çiftçi halka ve hatta birbirlerine saldırmıştır.
Mil ve zil partilerine ayrılan bu şubedeki aşiretlerin Mil partisi, şeyhleri olan şeyh Sait’le şeyh Sait isyanını meydana getirmişlerdir. Zil Partisi de ZİLAN ve Ağrıda isyan etmişlerdir.
Şükrü Kaya Seferoğlu Anadolu’nun ilk sakinleri Kürtler adlı eserinde, orta çağda pakduk ve Kardukların bohtlar ve Peçenekler diye iki kola ayrıldığını, bu bölünme sonucu Milan ve Zilan gruplarının meydana geldiğini belirtir. Dede korkut oğuz namelerinden bahisle Zilanlıların 12 oymağa ayrıldığını, bu 12 oymaktan birinin ZİLAN’lılar olduğunu kaydetmekte, Seferoğlu eserine devamla Zilanlıların Osmanlı arşiv vesikalarında Ekrat taifesinden gösterildiğini kaydetmektedir.
EKRAT “Şeyhi Müşarüniyh’in başına cem olanlar’’ Zilanlıların Anadolu’ya doğudan giriş yaptığını Batman yöresinde bazı oymaklar la birlikte yerleştiğini 1071 tarihinden sonra Doğu Anadolu’da ki Türk boylarının büyük çoğunluğunun batıya göç etmek zorunda kaldığı İsmet Parmaksizoğlu’nun “Tarih Boyunca Türk Kürtleri ve Türkmenler” adlı eserinden anlaşılmaktadır.
Zilan Oymağı
Üçokların 12 Oymağından biri olan Zilan oymağı:
1. ZİLAN
2. Beruki
3. Deliki
4. Pirehali
5. Sevidi
6. Rıtki
7. Gelturi
8. Kurdehan
9. Cemaldini
10. Dilkhiri
11. Mamzidi
12. Celali
Diye 12 guruba ayrılmıştır. Tarih boyunca Türk kavimleri başta doğu illeri olmak üzere 14 ilimize dağılmış bulunmaktadır.
Antalya il yıllığının 52 sayfasında 1071 yılında Akseki’ye bazı Türkmen ve göçmenlerin yerleştiği kaydı mevcuttur. İbradı’da 1914–1915 yıllarında bucak Müdürlüğü yapan Macit selekler “Yarım Asrın ardından” adlı eserinde bazı Türk boylarının Akseki’de köy kurduklarını kaydetmektedir.
Göç Yolları
Edip Yavuz “Tarih Boyunca Türk Kavimleri” adlı eserinde Zilan’lılara ayırdığı bölümde Zilanlıların Yörük olduğunu, Nevşehir, Kastamonu, Trabzon, Antalya, Diyarbakır, Başkale, Aluçra ve Mesudiye’ye yerleştiklerini, Tokat, Kastamonu ve Nevşehir üzerinden Antalya’ya geldiklerini kaleme Almaktadır. (Sayfa 336)
Şu halde yukarıda bahsettiğimiz eserlerden anlaşılacağı üzere, Akseki Zilan köyüne yerleşim 1070li yıllarda olmuştur.
Dil
Tarih Pof. M. Fahrettin Kırzıoğlu, “Dağıstan Aras Dicle Altay ve Türkmenistan Türk Boylarından Türkler” adlı eserinde aynen şu cümleyi Kullanır: Zilanlı-Zilah-Zilih aşireti bu Oymağımızın Halkı kurmaç Türkçesi ile konuşur, Silvan adını bunlar vermiştir. Silvan/Silivan adı Göktürklerde çok şerefli anlamında bir unvandı. Silinmiş Tertemiz olmuş Anlamına gelir. (Sayfa 33)
Güneyden Doğuya Dönüş, Yavuz Sultan Selim Dönemi
Güneye kadar inen bu aşiretin tekrar doğuya dönüşü M. Şerif Fırat’ın “Doğu illeri ve Varto” adlı eserinden izleyelim. Yavuz Sultan Selim, 1514 yılında Şah İsmail ordusunu Çaldıran Ovasında yenip doğu illerimize dönerken, İdris-i Bitlis-i’nin delaletiyle Halti-Lohorto, DağlıTürk Aşiretlerinin reislerini huzurunda kabul ederek, Bunların başı olan “kurtbaba” aşiretine Baba Kürdi adını takmıştır. Bunları çeşitli derebeyliklere ayırarak “KÜRT” namı altında teşci ederek, Şah İsmail ve Şiiliğe cephe almalarını sağlamıştı. Doğu illerini yüce dağlarında bu şekil imtiyaz altında bağımsız bir halde istediğini yapan bu aşiretler, tamamen milli birlik ve Türklük duygusundan uzaklaştırılarak Kendilerini gerçekten Kürt ve Baba-kürdi sanmışlardır.
Yavuz Sultan Selim devrinden önce yazılmış tarih ve haritalarda doğu illerimizin yukarı kısımlarına “orarto” denilmekte iken, Yavuzdan sonra yazılan tarih kitaplarında Türk yurduna Kürdistan, buradaki Türk halkına da Kürt diye aslı astarı olmayan bu hayali adlar takılmıştı. Bu sahte adlar altında inleyen, doğu illerinizin bütün Osmanlı padişahları devrince yabancılığa sürüklenmiş, Türk milli Birliğinden uzaklaştırılmış, bu illerdeki Türk halkı felaketten felakete sürüklenmiştir.
Yavuz Sultan Selim doğu seferinden Anadolu’ya dönerken Baba-kürdilerini takviye etmek için ve onları Şah İsmail’e ve Şiiliğe karşı koyacak bir üstünlüğe çıkarmak için İç Anadolu’dan birçok Türk aşiretini kaldırıp doğu illerimize göndermişti. Bu Yakınçağ Türk aşiretlerini doğu illerine yerleştikten sonra Baba-kürdilerle kaynaşıp öz Türkçe dillerini ve milli varlıklarını aşiret ve Kürdistan unvanına feda edip “kormanco”lar adını almışlardı.
Yavuz Selim, İdrisi-Bitlisinin önderliğiyle Halti Lohorto, Kurt baba dağı Türklerine Baba kürdi ve doğu illerimize de Kürdistan adını taktıktan sonra Anadolu’ya dönmüştür.
Konya, Karaman, Teke, Ankara, Kayseri bölgelerinde göçebe bir halde dolaşan Millan Berazan, Karakeçi, Cibran, Hasenan, Sipkan, Hayderan, ZİLAN, Celali aşiretlerini Viran şehir, Varto, Muş, Hınıs, Eleşkirt, Patnos, Ağrı, Erciş oylumlarına göndermiştir.
Sultan Hamit Dönemi
Bu bütün aşiretler, Osmanlı devleti döneminde birer derebeylik halinde yaşamışlardır. Tanzimat döneminde dizginleri ele alınıp kanunlara itaat ettirilmiş, İstibdat devrinde iş bütün çığırından çıkmış, Sultan Hamit Tanzimat Türklerine ve ittihatçılara karşı koyabilmek için yalnız kormanco şubesinden 36 hamidiye aşiret alayını kurmuştur. 1200 er atlı mevcut olan bu alaylara ve bu yakın çağ Türk aşiretleri ikinci bir defa Sultan Hamit Tarafından Kürtlük fikri ortaya atılmıştır. Bu tarihten sonra bunların Türklük hakkındaki binlikleri tamamen silinmiş, onlar kendilerini Sultan Hamit’in Kürtleri diye övmüşlerdir. Doğu illerinde 36 Bağımsız derebeylik, halinde kurulan bu hamidiye alayları, Sultan Hamit’in siyasetiyle diğer şubelerdeki aşiretlerle ve doğu illerindeki Alevilerle şehirli ve çiftçi halka ve hatta birbirlerine saldırmıştır.
Mil ve zil partilerine ayrılan bu şubedeki aşiretlerin Mil partisi, şeyhleri olan şeyh Sait’le şeyh Sait isyanını meydana getirmişlerdir. Zil Partisi de ZİLAN ve Ağrıda isyan etmişlerdir.
ZİLANLILARIN YERLEŞİMİ
ZİLANLILARIN YERLEŞİMİ
Zilan oymaklarının Doğu Anadolu’da ilk yerleşim yeri Siirt ve Batmandır.
Kozluk ta ZİLAN köyü, Van Erciş’te ZİLAN Deresi, Ağrıda iki ZİLAN alayının Kuruluşu, Eruh’ta ZİLAN bucağı, Ahlat ve Adilcevaz’da Zilan Vadisi, Ergani’de ZİLAN köyü, Tunceli Pülümür’de ZİLAN Köyü, Erzincan’ın Mahmutlu, Pizvan ve Hancı Köylerinde Zilanlıların oluşu, Elazığ Muş yörelerine dağılışı. Karadeniz Kıyısında Trabzon, Tokat, Kastamonu Nevşehir üzerinden Antalya’ya gelişleri Türkiye genelinde yerleşim ve geçişim yeri olarak 14 ili kapsamaları, bu gerçeği ortaya koymaktadır.
Zilan oymaklarının Doğu Anadolu’da ilk yerleşim yeri Siirt ve Batmandır.
Kozluk ta ZİLAN köyü, Van Erciş’te ZİLAN Deresi, Ağrıda iki ZİLAN alayının Kuruluşu, Eruh’ta ZİLAN bucağı, Ahlat ve Adilcevaz’da Zilan Vadisi, Ergani’de ZİLAN köyü, Tunceli Pülümür’de ZİLAN Köyü, Erzincan’ın Mahmutlu, Pizvan ve Hancı Köylerinde Zilanlıların oluşu, Elazığ Muş yörelerine dağılışı. Karadeniz Kıyısında Trabzon, Tokat, Kastamonu Nevşehir üzerinden Antalya’ya gelişleri Türkiye genelinde yerleşim ve geçişim yeri olarak 14 ili kapsamaları, bu gerçeği ortaya koymaktadır.
AYDINLATMA
AYDINLATMA
Uzun süre aydınlatma aracı olarak kullanılan çıra, pek çok evlerin yanmasına yol açtıktan sonra dönemini doldurur.
Yerini gemici feneri ve petrol lambasına bırakır. Bunların dönemi de uzunca sürer köyümüzde.
Medeniyet unsurunun en büyük kaynağı elektrik, 1980 yılında gelir köye, böylece petrolle çalışan aydınlatma araçları da kalkar ardından.
Uzun süre aydınlatma aracı olarak kullanılan çıra, pek çok evlerin yanmasına yol açtıktan sonra dönemini doldurur.
Yerini gemici feneri ve petrol lambasına bırakır. Bunların dönemi de uzunca sürer köyümüzde.
Medeniyet unsurunun en büyük kaynağı elektrik, 1980 yılında gelir köye, böylece petrolle çalışan aydınlatma araçları da kalkar ardından.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)